Atlas Dağları |
Kış çıkışı özellikle 23 nisan haftasında yurt dışı gezileri pek keyifli olur. Hava ne sıcak ne soğuktur. Gideceğiniz yer turistik bir yerse pek kalabalıkta olmaz. Bu senede kuralı bozmadım ve kapalı tur planlayarak dostlarla Fas'a gidelim dedik.
Kuzey Batı Afrika'da bulunan ekzotik ülke Morocco'ya bizim Fas deme nedenimiz Osmanlı'dan. Korumasına aldığı ülkenin o dönem başkenti Fes olduğu için ismi Fas koymuşlar. Bir çok uygarlık ve din etkisinde kalmış ülkede, size sunulan kültür Berberi kültürü. Fransızlarında bölgedeki etkilerini halen görmek mümkün.
Her daim fotoğraflarda kırmızı topraktan yapılmış evleri ile gözümün önüne gelen Fas aslında bundan çok daha fazla ve şaşırtıcı eğeler içeriyor. Gitmeden önce özellikle solo gezginlerin yazılarına baktığımda gerçek Fas turunun Kazablanka - Marakeş turu olmadığını anlamak zor olmadı. Haritaya baktığımda ve birazda tarihi okuduğumda dört büyük hanedan Başkent'i olan Rabat, Meknez, Fes, Marakeş'in görülmesi gerektiğine ortaya çıkıyordu.
Hassan 2. Cami |
THY dışında uçabileceğiniz hava yolları olmasına karşın TK617 ve 618 nolu uçuşlar Kazablanka'ya gidiş dönüş uçakları. Hava alanı küçük ve giriş işlemleri memurların iş yavaşlatmasından dolayı çok uzun sürdü bizim girişimizde. Türk vatandaşlarına vize istenmeyen ülkede, yeşil pasaportunuz varsa diplomatik girişten geçebilirsiniz. Uçaktan inip otobüs ile Kazablanka'ya giderken temiz ve yeşil bir kent izlenimi aldık. Hassan 2 cami minaresi çok uzaklardan görünebiliyordu. Doğrudan avlusuna gittiğimiz bu cami pazar günü olmasının etkisiyle şenlik yeri gibiydi. Okyanus kenarında dev dalgaların oluşturduğu nem ve dalgalardan kopan su taneleri kıyı şeridi boyunca sisli bir hava yaratmıştı. Yiyecek satanlar, ellerine kına çizdirenler ve çocuklarla tam şenlik yeri gibiydi. Bu hali ile Colombo'da göründüğümüz okyanus manzarasına çok benziyordu. Pek fazla kalmadığımız bu şehirde Habus Çarşısı'nı ve dar sokaklarını görme fırsatımız oldu. Hasan 2 cami gelmişken görülmesi gereken bir mekan.
Kına dövmesi. |
Ertesi gün sabah erkenden otobüs ile şimdiki başkent Rabat'a hareket ettik. Oldukça sıkı kuralların uygulandığı trafik Fas'ta en rahat edeceğiniz konulardan birisi. Yaklaşık 1,5 saatlik yolculuktan sonra vardığımız Başkent'te kraliyet sarayı, 5. Muhammed Mozolesi ve Uday kalesi görülmeye değer yerlerden. Özellikle Uday kalesinde mavi kapılı ve mavi boyalı duvarların oluşturduğu sokaklar fotoğraf için çok uygun. Fas'ın en ünlü naneli Çay içme mekanı bu kale içinde (Moresk cafe). Kale bakımlı bitki örtüsüne sahip. Keyifli zaman geçireceksiniz. Kalenin üstteki Kapısı'ndan çıktığınızda yokuş aşağı devam ettiğinizde okyanus kenarına ulaşabilirsiniz. Burada bulunan lokantalarda balık molası vermelisiniz.
Fishplate |
Zelliş |
Zamanı gelmişken yanınızda euro götürmenizi öneririm. Bir euro on dirhem ediyor ve euro verirseniz genelde dirhem alıyorsunuz. Hava Alanında iki bin dirhem üzerinde dirhemi Euro'ya çeviremiyorsunuz. Çıkışta sorun yaşamamak için fazla para bozdur mamanızı öneririm. Rabat'a kraliyet sarayına avlu dışında girilemiyor. 5.Muhammed mozolesi de el işçiliğini olan, zellişleri ile etkileyici bir anıt mezar ve görülmeli derim.
Akşam üstü Meknez'e vardık ve burada çok kısa kalarak henüz akşama hazırlanan çarşı Meydanı'nı ve kent kapısının ziyaret ettik. Sanıyorum burada gördüğümüz çarşı meydanı en doğal olan meydanlardan ve ileride bu konuya değineceğim. Kendi Özgün yapısının korumuş bu kentte akşam üstü ayrılarak yaklaşık iki saat sonra Fes'e ulaştık.Fes oldukça büyük bir kent. Oteller konusunda çok şanslı olmadığımızı söylemeliyim. 5 yıldızlı bir otel bile bizim ölçülerimizde ancak 3 yıldız alabilir.
Sepiciler |
Boya tankları |
Meanttea |
Fes gerçek anlamda ağdalı bir Fas Şehri ve bunu Borj tepesi olarak anılan tepeye çıkınca daha iyi anlıyorsunuz. Eski kenti tepeden görmek etkileyici. Kısa Kaldığımız bu yerden, zellişlerin yapıldığı atölyelere geçtik. Zellişleri tüm Fas'ta görmeniz mümkün ve çok zahmetli bir sanat olduğu hemen bakıldığında anlaşılıyor. Küçük fayans parçaları ile derzli yapılan bir mozaik aslında. Ancak mermerden de yapılanı var. Fas'ta göreceğiniz tüm saraylar ve camilerin, baş yapıtların Zelliş harikası olduğunu Söylemek Lazım. Siz dışarıdan Fas'a toprak renkli binaların oluşturduğu az gelişmiş bina yığını olarak bakabilirsiniz. Ancak az pencereli, yüksek duvarlı bu binaların içi kapılarında da anlaşılacağı üzere çok görkemli. Herkes Gücü'nün yettiği kadarıyla bu el sanatını evinde kullanmış. Geniş bir avluya açılan evlerde yüksek sütunlar ve sütunlar üzerinde Alçı kalıplardan dökülen desenlere rastlamanız mümkün. Yüksek duvarlar arkasında yemeye, içmeye ve eğlenceye düşkün bir millet olduğunu unutmamalısınız. Fes medinası oldukça etkileyici ve mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Fes'e geldiğimizde bu dar sokaklar çarşı için 3. rehberimizi de aldık otobüse. Ara sokaklardan geçerek iki bina arasında fark edilemeyecek kadar dar olan yarıktan çarşı içerisine girdik.
Fes Medinası |
Dokuz bine yakın sokaktan Oluşan bu medina da enteresan kapılar, binalar, iş yerleri, kreşler, camiler ve en ilginci halen orta çağ da yaşıyormuş gibi boya kazanlarında sözüm ona organik boyalarla deri boyayan sepiciler gezinin en renkli ve unutulmaz anlarını oluşturdu. Yaklaşık yarım gün süren medina gezisinde kaybolmamamız için 4-5 kişinin bizi takip ettiğini sonradan anladık. Bu bölgede solo gezi yapıyorsanız bir rehbere ihtiyaç olacaktır. Zamanınız olursa Musevi Mahallesi farklı mimarisi ile ilginizi çekebilir.
Fes'de dar sokakalar |
Fas'ta bizim çizdiğimiz başkentler rotası aslında pek tercih edilmeyen bir rota. Nedeni de Marakeş'e dönüş. Yaklaşık 11 saat Süren otobüs yolculuğu ile Marakeş'e varıyorsunuz. Bu güzergahta Atlas dağları eteklerinde zorlu bir parkurda, yada yine Rabat'a girmeden otoban ile daha rahat bir yolculuk yapacaksınız. Biz İfrana'da uğrayarak ikinci seçeneği kullandık. İfran bence Fas'ın görülmesi gereken diğer bir yüzü. Fransız mimarisi ile döşeli bu kışlık mekanda Dünya'nın sayılı üniversitelerinden birisi bulunuyor (Al Akhawayn) ve revaçta bir yer. Dönüş yolunda yediğimiz en iyi yemeklerden bazılarını mola yerlerinde tatma fırsatımız oldu. Kapalı grup olduğumuz için sıkılmadan geçen bu yol, yalnız seyahat ediyorsanız yanınızda kitap ve oyalayacak bir şeyler bulmayı gerektirecektir.
Marakeş'e geldiğinizi toprak renginin kızıllaşmasından ve binaların bu kızıl renge bürünmesinden anlayabilirsiniz. Atlas Dağlarına yakın konumu ile Marakeş Fas'ın en turistik yeri. İlk gün gittiğimiz Djemaa El Fna meydanında henüz havanın aydınlık olmasından kaynaklı tenhalık vardı.
Marakeş, Koutoubia Cami minaresi. |
Djemaa El Fna |
Marakeş'in ikinci gün yaptığımız Atlas dağ eteklerinde tur sefası çok doyurcu olmamakla birlikte bizi bir nebze kalabalık kent dokusundan uzaklaştırdı. Atlas Dağlarının Karla kaplı Güney zirvelerini ve köylerini gördük.
Djemaa El Fna |
Marakeş gece hayatı oldukça hareketli. Biz çok fazla göremesek bile bir gece panoramik tur attık. Ancak daha çok ilgilenilmesi gereken bir konu diyelim. Marakeş'in akıllarda kalan diğer bir harikası Majorelle bahçesi. Kendisi ressam olan Majorelle ölümünden sonra Yves Saint Lorant 1980 de alarak tekrar canlandırmış. Muhteşem kaktüsleri ve mimarisi ile güzel bir mola oldu bizim için. Marakeşte Bahia sarayı, hemen yanında Argan yağ üretim kooperatifi Koutoubia cami gidilebilecek yerlerden. Bahia sarayını görmenizi öneririm.
Ülkeleri gezildikten sonra bazen eksiklik hissederim. Fas'ta bunu hayli fazla hissetim. Bu yazıyı yazmak ve duyguyu vermek o nedenle bir miktar güç oldu benim için. Kapalı kutu değil ancak zaman harcamak gerekli bu ülke için. Hiç bir yeri üniforma değil ve her köşe başında bir Şeyler çıkacağını biliyorsunuz.
Bahia Sarayı |
Berberi at gösterileri. |
Gelelim yeme içme mevzuna. İçecek olarak çok az siyah çayla demedikleri bol şekerli nane çayı ilk sırada. Bunu yerinde içerseniz, önünüze küçük demlik içinde süslü küçük bardaklar ile servis alırsınız. Kahve her daim iyi ve her yerde var. Alkollü içecek olarak biraları iyi ve onuda içtik. Chez Ali'nin yerinde bir defa kırmızı şarap denedim ancak çok sıradandı. Deneyin belki iyisi vardır. Zira şarapçılık Fransızlar'ın etkisi ile iyi deniyor.
Pastilla |
Yiyeceklerden de Tajin ana yemekleri kuskusla birlikte. Tajin denen yemeğin ağzımıza uyanını bulmak zaman aldı. En iyi ve bizim beğendiğimiz kuzu eti ile yapılan kurutulmuş meyvelerle bol soğanla servis yapılanı. Tavuklu, dana etli, sebzeli, Fas sucuğu ile yapılanları da var. İçerisine enginarda konuyor. Kus kus ince bulgurun suyla ıslatılması ile yapılıyor. Üzerinde etli veya etsiz tajin dökülerek servis ediliyor. Bulgur tuzsuz ve aslında üstündeki yemeği tad olarak dengeliyor. Etli tercih ederseniz daha iyi olabilir. Sucuklu da Yapılıyor. Harira ünlü bir çorbaları ve lezzetli, sucuk merguez olarak isimlendirilmiş. Dana etinden ve küçük sosisler gibi lezzetli. Bizi en çok şaşırtan yemek pastilla oldu. Yufkasının yapılışının zor olduğunu bildiğim bu enteresan yiyecek içinde, tavuk, yumurta ve değişik sebzeler mevcut. Kıtır kıtır yağda pişirilmiş olan bu yuvarlak birazda ciğer sarması benziyor. Üstünde bal ile servis ediliyor. Hem tatlı bende tuzlu bir yemek. Belirtmek Lazım ki yerel olmakla birlikte kesinlikle tören yemeği. Denenmeli derim. Kalabalıksanız ortaya 1-2 tane yeter. Bunların dışında yemek öncesi salata servisi var. Humus, şalgam turşusu, domates ve zeytin yağı, zeytin, zeytin yağlı kuru fasulye, patlıcan ezme bizim yediklerimiz.
Ekmekleri güzel. Günlük ekmekleri disk şeklinde fiyatı 1 dirhem ve çokça bu tüketiliyor. Bizim tek tarafı kabarık bazlamamız gibi. Ancak Fırında pişmişi. Fes Dönüşü yolda yediğimiz enfes Tajin yanında gelen ve berberi ekmeği olarak bilinen toprak fırın ekmeği aslında pide gibi ve çok lezzetliydi. Adı tafarnout. Denemelisiniz. İstemezseniz klasik ekmek gelir. Sabah kahvaltısında krep dedikleri Yağlı Katmer ve üst yüzeyi gözenekli olan ve tam anlamı ile krep olan ve bal ile servis edilen baghrir kahvaltınıza lezzet katacaktır. Köfteleri bizimkine bir miktar benziyor ancak kuru. Kuzu ve tavuk şiş seçeneklerden size yeni bir şeyler vermeyecektir . Bu kadar yemek sonrası bir miktar mide barsak sıkıntınız olabilir. Pek ciddi sonucu olmayacağını söyleyebilirim. Fakat açıktan su içmeyin ve nane çayı içtiğiniz yerlerim temiz olduğuna emin olun. Bardaklar pek iyi yıkanmıyor. Chez Ali'nin akşam Yemeğini sorduğunuzu duyar gibiyim. Etkileyici bir şölen ve yeme israfı var. Harirî Çorbası, fırın kuzu, tavuklu kus kus, meyve ve kurabiye servisinden sonra, berberi atlıların gösterisini seyrediyorsunuz. Atlar Fas'ta önemli ve ve dünyaca ünlü yarış atları yetiştirmişler.
Et Tajin ve enginarlı |
Tavuklu sebzeli kuskus |
Gelelim yazının başlığına. Kuzey Batı Afrika'ya gelen Perseus, bu bölgenin hakimi olan Atlas'tan gördüğü kötü davranıştan dolayı ona kızar ve yanında bulunan Medusa başının Atlasa gösterir. Anında taşlaşan ve uzun sıra dağlara dönüşen Atlas bugün Afrika'nın çöllerini Fas'ın verimli topraklarından ayırır. Bu dağlarda yaşayan ve Yunanlıların Barboroi dediği Berberiler Adrar ismini vermiştir Atlas dağlarına ve dağlar anlamına gelir. Bana göre Fas'ın ana konusu ve şekillendiricisi bu dağlardır. Bir çok ülkenin bulunduğu coğrafyadan etkilendiği gibi Fas'ta bugünkü halini Atlas Dağlarına borçludur.
Evet geldik bir yazının sonuna. Fas yoğun gezi rotası olan, yorucu ülke. Fakat hep gözümüzün önünde. Bu nedenle gidip görmek gerekli. Bir gün giderseniz, benim yerime gece hayatına biraz daha akıp, Atlas Dağları'nı geçip bir gece Çölde Çay için derim.
Çok davetkar bir gezi yazısı olmuş.
YanıtlaSilÖmrüne bereket, kalemine ve objektifine sağlık...
Fasa ait bütün detayları akıcı bir dille ve güzel fotoğraflarla sunmuşsun sanırım geriye birşey kalmamış. Gitmeyi düşünenlere güzel bir rehber olmuş. Tebrkler..
YanıtlaSil